MEDENİYETİN ASKERLERİ: 24 KASIM
Bir mağarada başladı her şey. “Oku” diye gelen ilk nida ve henüz belki çoğu İslam aliminin tefsirlerinin dahi kifayetsiz kalacağı o ayet “Oku”. Ve aradan geçen yüzlerce yılın sonunda korkunç bir işgal. Ardından başlayan bir başkaldırış ve milli mücadele.
Büyük milli mücadelemiz sonunda medeniyetlere örnek olmak için dev adımlar ve bunun ilk ve olmazsa olmazı “Okumak”.
Dünyanın akışına ve çağa ayak uydurmak için yapılacak ilk iş Latin harflerine geçmek olmuştu. Bunu hayata geçirmek için yurdun ayak bastığımız her karış toprağında okuma seferberliği başlamıştı. Bilim, sanat ve eğitimin hepsini tek çatı altında toplama sorununu, Aziz Türk Milletine mükemmellik katacak ve tüm bunları daha rahat öğrenebileceği bir devrimle aşmıştık. Ve artık ilk baş öğretmen ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere gösterdiği yolda yürümek ve çağdaşlaşarak büyümenin ilk adımlarını atmıştık. Genç dimağlarla birlikte yeniliklerin çoğalacağı bir devir gelmişti.
Ordumuz ve halk üzerine düşeni yapmıştı ve artık sahne öğretmenlerindi. Yurdun her yanına büyük bir fedakarlıkla ulaşan öğretmenler esas savaşı, cehalete karşı açarak başlatmışlardı. İşleri zor ve çetindi. Ama bir harf öğretmenin bu millette uyandırdığı manevi duyguyu bilen öğretmenlerimiz, yıllarca uğraşarak ilim ve bilimi bu günlere taşıyarak bizlere gelişimi ve yükselişi yaşattılar.
Gerek kırsal kesimde gerek şehirlerin göbeğinde kız çocuklarının okumasını engellemek isteyen bireylerde mevcuttur. Çünkü cehalet kırsal kesimlerde değil ilme ve bilime kapalı tutulan dimağlardadır. Ve yine bu dimağlarla mücadele edenler fedakâr öğretmenlerdir.
Öğretmenler yalnız öğreten değil gelecek nesilleri sağlıklı birer bireylere dönüştürüp, onları layık oldukları konumlara getiren ve yükselişin yolunu göstererek onlara ışık olan, hayatına yön vererek hedef gösterenlerdir.
Her çocuğun bir zamanlar olmak istedikleri kişilerdir, öğretmenler.
Başta baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.
Saygılarımla
Gulper Dağ Yılmaz
Editörler:
Adem Subaşı
Buğra Çelik