Kaynak / Galip ÜNLÜ Gazze’de18 Mart’ta hekim olarak gönüllü giden Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı, yaşadıklarını ve gördüklerini bize aktardı.
Gazze’ye gitme sürecinde okuduğu bir ayet ve hadis-şerifin etksi olduğunu söyleyen doktorumuz aynı zamanda seminerler ve toplantılar yapmaktadır.
Türkiye’den Gazze’ye giden ilk hekim operatör doktor sıfatına sahip olan Sayın Kamacı aynı zamanda Gazze meselesine göstermiş olduğu hassasiyet sebebiyle ülkemizin gururu haline gelmiştir.
Gazze’deki soykırıma bizzat tanıklık eden Kamacı, Gazze’deki mevcut hastanelerin durumundan Gazze’nin Türkiye’den beklentisine kadar samimi açıklamalarda bulundu.
Gazze’de yaşanılan sürecin çok zor şartlar altında olduğunu belirten Op. Dr. Taner Kamacı yiyecek içecek konusunda da adeta büyük bir zulüm yaşandığını belirtti.
Soykırıma uğrayan ve açlık içerisinde yaşamak zorunda kalan Gazze’lilerin insanlık dramını gözler önüne sermiş, saldırılarda yaralanan çocukları ameliyat ederek Filistinlilerin yaralarını sarmaya gönüllü olarak çaba göstermiş kahraman doktorumuza bir kez daha içten teşekkür ediyoruz.
Taner Kamacı ile röportajımız sizlerle…
1)Merhabalar hocam. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhaba. Ben Op. Dr. Taner Kamacı… Çocuk cerrahisi uzmanıyım. Iğdır da doğup İstanbul’da büyüdüm. Tıp fakültesini Kocaeli Üniversitesinde, çocuk cerrahisi uzmanlığımı ise İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde okudum. Diyarbakır’da özel bir hastanede çalışıyorum. Aynı zamanda İstanbul Üsküdar Üniversitesinde de doktor öğretim üyesi olarak tıp fakültesi öğrencilerine ders veriyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
“GAZZE’YE GİTMEM İÇİN OKUDUĞUM BİR AYET VE BİR HADİS-İ ŞERİF YETERLİ OLDU.”
2)Şu soru ile başlamak istiyorum. Gazze’ye gidiş süreciniz nasıl vuku buldu?
İsrail’in 7 Ekimde başlayan saldırılarından ve yaptığı katliamlardan sonra, keşke bir yolunu bulup Gazze’ye gidebilsem, oradaki Müslüman kardeşlerimin ve masum insanların yanında olabilsem, çektikleri acılara bir nebze de olsa merhem olabilsem düşüncesiyle dua edip duruyordum. Allah’a şükür ki bana nasip etti.
Benim Gazze’ye gitmem için, okuduğum bir ayet ve bir hadis-i şerif yeterli oldu diyebilirim.
Birincisi Allah(C.C) Nisa suresi 75. Ayette diyor ki: Size ne oldu da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu şehirden bizi çıkar, bize kendi katından bir veli (koruyucu ve yönetici) gönder ve bize kendi katından bir yardımcı yolla." diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?”
İkincisi de; Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde: “Bir yerde zulüm görürseniz onu elinizle düzeltin, elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltmeye ve onu herkese duyurmaya çalışın, onu da yapamazsanız en azından kalbinizden buğzedin” buyuruyor.
Ama Gazze’ye gittiğim doktor ekibinin içinde 2 tane Müslüman olmayan Fransız doktoru olduğunu gördüğümde; ‘’Gazze’nin yanında olmak için Müslüman olaya gerek yok, insan olmak yeter’’ sözünün de ne kadar doğru olduğunu bizzat görmüş oldum.
3)Gazze’ de Sağlık hizmeti veren hastanelerin durumu hakkında gördüklerinizi anlatır mısınız?
Ben ordayken Gazze’deki 35 hastaneden sadece 3-4 tanesi aktif olarak sağlık hizmeti verebiliyordu. Ben bu hastanelerden biri olan Gazze Avrupa Hastanesinde çalıştım. Çalıştığım hastanenin şartları çok kötü idi. Hastanenin tüm koridorları ve tüm boşlukları Kuzey Gazze’den göçüp gelen veya evi bombalanıp yıkılan insanlar tarafından yaşam alanı olarak kullanılıyordu. Hastanenin merdiven boşluklarında dahi insanlar yaşıyordu. Servisler ve yoğun bakımlar sürekli doluydu. 7 tane ameliyat salonu olan hastanede sadece acil ameliyatları almamıza rağmen ve 7/24 çalışılmasına rağmen acil hastalara yetişmekte zorlanıyorduk. Son Refah saldırısından sonra maalesef şuanda Gazze Avrupa hastanesi de tahliye edildi ve neredeyse ameliyat yapılabilecek hiçbir hastane kalmadı. Gazze’li doktor ve sağlık çalışanları şuanda; yıkılan ve kullanılmaz hale getirilen hastaneleri yeniden onarıp oralarda sağlık hizmeti vermeye çalışıyorlar.
“GAZZE’NİN HER YERİNDE CİDDİ SU VE GIDA SORUNU YAŞANIYOR.”
4)Sizin gözlemleriniz süresince Gazze’de yiyecek ve içecek durumu ne boyuttadır?
Ben Güney Gazze’de ve yardımların en rahat ulaşabildiği yerde çalıştım ama o bölgede dahi çok ciddi su ve gıda sıkıntısı vardı. İnsanlar çadırlarda yaşıyordu, elektrik ve suları yoktu. İçme suyu için bazen tankerler geliyordu ve yüzlerce insan bir kova su alabilmek için sıraya girip saatlerce kuyrukta bekliyorlardı. Un bulabilenler hamur yapıp ateş yakarak bir sac üzerinde ekmek pişirip onunda karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı. Ben Kuzey Gazze’ye gidemedim ama oradaki şartlar güneye göre çok daha kötü durumda idi. Yardım tırları kuzeye geçirilmediği için onlarca insan açlıktan ölmüş ve binlerce insan ise açlıktan ölüm sınırında hayatta kalmaya çalıştığını duyuyorduk sürekli. Refah sınır kapısının işgal edilmesinden sonra son 1 aydır artık yardım tırları içeri giremiyor ve Gazze’nin her yerinde ciddi su ve gıda sorunu yaşanıyor.
“ÇOCUKLARDA OLUŞAN BAZI YANIKLARIN FOSFOR BOMBASI VEYA KİMYASAL SİLAH NEDENİYLE OLABİLECEĞİNDEN ŞÜPHELENİYODUK.”
5)Bir cerrah olarak yaptığınız tedaviler ve ameliyatlar sonrası kimyasal Gaz’a maruz kaldınız mı?
Benim çalıştığım hastaneye direk olarak bir saldırı veya bombalama olmadı. Ama yakın çevreye sürekli bombalar düşüyordu ve bombaların etkisi ile bazen bizim çalıştığımız hastanenin sallandığı oluyordu. Ben bir kimyasal gaza maruz kalmadım ama bombalamalar sonrası çok fazla yanan çocuk hasta getiriliyordu hastaneye. Bu yanıkların bazılarının fosfor bombası veya kimyasal silah nedeniyle olabileceğinden şüpheleniyorduk.
“SAVAŞI VE SOYKIRIMI DURDURAMADIKLARI İÇİN ÜLKELER TARAFINDAN YAPILAN HİÇ BİR YARDIMI YETERLİ GÖRMÜYORUM.”
6)Gazze’ye gönüllü olarak gitmiş olmanızın yanı sıra bu uğurda toplantılar, yürüyüşler, gösteriler ve seminerler yapıyorsunuz. Size göre Müslüman ülkeler Gazze’ye ne denli destek sağlayabiliyor?
Benim görüşüm; Birkaç ülke hariç bu savaşta Müslüman ülkeler maalesef sınıfta kaldı. Ne dini sorumluluklarını yerine getirebildiler nede insani ve uluslararası sorumluluklarını. Savaşı ve soykırımı durduramadıkları için ülkeler tarafından yapılan hiçbir yardımı yeterli görmüyorum. Birçok devlet bedel ödemeden sadece lafta Gazze’nin yanında olurken bazı ülkeler ise canlarını dahi ortaya koyup şehitler vererek ve topyekûn savaşı dahi göze alarak Gazze’nin yanında olmaya çalıştı. Türkiye siyasi ve maddi yardımları ile Gazze’nin yanında olmaya çalışırken, Yemen, Lübnan ve Iraktaki direniş grupları ve bunları hem maddi hem de askeri açıdan destekleyen İran gibi ülkeler siyasi ve askeri açıdan Gazze’ye destek oldular. Ayrıca Müslüman olmadığı halde birçok Müslüman ülkeden daha fazla bedel ödeyerek ve sorumluluk alarak Gazze’nin yanında olan Güney Afrika, İrlanda, İspanya, Kolombiya ve Venezüella gibi ülkelere de teşekkür etmek gerekiyor.
7)Gazze’deki çocukların ve yetişkinlerin Türkiye’den beklentileri ne boyuttadır?
Gazze’liler Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorlar. Belki de diğer tüm milletlerden daha çok Türkleri seviyorlar diyebilirim. Bana karşı gösterdikleri yaklaşımdan ben bu şekilde anladım. Dolayısı ile kendileri için herkesten çok Türkiye’nin bir şeyler yapmasını bekliyorlar. Doğaldır ki insan ancak sevdiğinden bir şeyler bekler ve umar. Ben şahsım adına Filistin özgür olana, savaş bitip özgür Filistin devleti kurulana kadar ülkem dâhil hiçbir ülkenin yaptıklarını yeterli bulmuyorum. Ama İsrail’in yanında yer alarak katliama destek olan onca ülkeyi gördüğümde de Gazze için söz ile bile olsa bir şeyler yapmaya çalışan her ülkeyi tebrik ediyorum ve verdikleri desteklerden ötürü teşekkür ediyorum.
“GAZZE HALKI GÜÇLÜ VE ÖZGÜR BİR HALKTIR.”
8)Son olarak Gazze’deki soykırıma bizzat tanıklık eden bir doktor olarak orada hiç unutamayacağınız bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Gazze halkının birkaç özelliği var ki dünyada belki çok az millette vardır ve benim için en unutulmaz şey bunlardır. Bunlardan biri Gazze halkının imanıdır. Bir diğeri Kuran-ı Kerim ile irtibatıdır. Bir diğeri sabrı, şükrü ve tevekkülüdür. Bu özellikler kolay kazanılan şeyler değil, güç ve özgürlük gerektirir. Gazze halkı güçlü ve özgür bir halktır. İnşallah bende onlar gibi olabilirim.
Gazze’ye gitme sürecinde okuduğu bir ayet ve hadis-şerifin etksi olduğunu söyleyen doktorumuz aynı zamanda seminerler ve toplantılar yapmaktadır.
Türkiye’den Gazze’ye giden ilk hekim operatör doktor sıfatına sahip olan Sayın Kamacı aynı zamanda Gazze meselesine göstermiş olduğu hassasiyet sebebiyle ülkemizin gururu haline gelmiştir.
Gazze’deki soykırıma bizzat tanıklık eden Kamacı, Gazze’deki mevcut hastanelerin durumundan Gazze’nin Türkiye’den beklentisine kadar samimi açıklamalarda bulundu.
Gazze’de yaşanılan sürecin çok zor şartlar altında olduğunu belirten Op. Dr. Taner Kamacı yiyecek içecek konusunda da adeta büyük bir zulüm yaşandığını belirtti.
Soykırıma uğrayan ve açlık içerisinde yaşamak zorunda kalan Gazze’lilerin insanlık dramını gözler önüne sermiş, saldırılarda yaralanan çocukları ameliyat ederek Filistinlilerin yaralarını sarmaya gönüllü olarak çaba göstermiş kahraman doktorumuza bir kez daha içten teşekkür ediyoruz.
Taner Kamacı ile röportajımız sizlerle…
1)Merhabalar hocam. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhaba. Ben Op. Dr. Taner Kamacı… Çocuk cerrahisi uzmanıyım. Iğdır da doğup İstanbul’da büyüdüm. Tıp fakültesini Kocaeli Üniversitesinde, çocuk cerrahisi uzmanlığımı ise İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde okudum. Diyarbakır’da özel bir hastanede çalışıyorum. Aynı zamanda İstanbul Üsküdar Üniversitesinde de doktor öğretim üyesi olarak tıp fakültesi öğrencilerine ders veriyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
“GAZZE’YE GİTMEM İÇİN OKUDUĞUM BİR AYET VE BİR HADİS-İ ŞERİF YETERLİ OLDU.”
2)Şu soru ile başlamak istiyorum. Gazze’ye gidiş süreciniz nasıl vuku buldu?
İsrail’in 7 Ekimde başlayan saldırılarından ve yaptığı katliamlardan sonra, keşke bir yolunu bulup Gazze’ye gidebilsem, oradaki Müslüman kardeşlerimin ve masum insanların yanında olabilsem, çektikleri acılara bir nebze de olsa merhem olabilsem düşüncesiyle dua edip duruyordum. Allah’a şükür ki bana nasip etti.
Benim Gazze’ye gitmem için, okuduğum bir ayet ve bir hadis-i şerif yeterli oldu diyebilirim.
Birincisi Allah(C.C) Nisa suresi 75. Ayette diyor ki: Size ne oldu da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu şehirden bizi çıkar, bize kendi katından bir veli (koruyucu ve yönetici) gönder ve bize kendi katından bir yardımcı yolla." diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?”
İkincisi de; Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde: “Bir yerde zulüm görürseniz onu elinizle düzeltin, elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltmeye ve onu herkese duyurmaya çalışın, onu da yapamazsanız en azından kalbinizden buğzedin” buyuruyor.
Ama Gazze’ye gittiğim doktor ekibinin içinde 2 tane Müslüman olmayan Fransız doktoru olduğunu gördüğümde; ‘’Gazze’nin yanında olmak için Müslüman olaya gerek yok, insan olmak yeter’’ sözünün de ne kadar doğru olduğunu bizzat görmüş oldum.
3)Gazze’ de Sağlık hizmeti veren hastanelerin durumu hakkında gördüklerinizi anlatır mısınız?
Ben ordayken Gazze’deki 35 hastaneden sadece 3-4 tanesi aktif olarak sağlık hizmeti verebiliyordu. Ben bu hastanelerden biri olan Gazze Avrupa Hastanesinde çalıştım. Çalıştığım hastanenin şartları çok kötü idi. Hastanenin tüm koridorları ve tüm boşlukları Kuzey Gazze’den göçüp gelen veya evi bombalanıp yıkılan insanlar tarafından yaşam alanı olarak kullanılıyordu. Hastanenin merdiven boşluklarında dahi insanlar yaşıyordu. Servisler ve yoğun bakımlar sürekli doluydu. 7 tane ameliyat salonu olan hastanede sadece acil ameliyatları almamıza rağmen ve 7/24 çalışılmasına rağmen acil hastalara yetişmekte zorlanıyorduk. Son Refah saldırısından sonra maalesef şuanda Gazze Avrupa hastanesi de tahliye edildi ve neredeyse ameliyat yapılabilecek hiçbir hastane kalmadı. Gazze’li doktor ve sağlık çalışanları şuanda; yıkılan ve kullanılmaz hale getirilen hastaneleri yeniden onarıp oralarda sağlık hizmeti vermeye çalışıyorlar.
“GAZZE’NİN HER YERİNDE CİDDİ SU VE GIDA SORUNU YAŞANIYOR.”
4)Sizin gözlemleriniz süresince Gazze’de yiyecek ve içecek durumu ne boyuttadır?
Ben Güney Gazze’de ve yardımların en rahat ulaşabildiği yerde çalıştım ama o bölgede dahi çok ciddi su ve gıda sıkıntısı vardı. İnsanlar çadırlarda yaşıyordu, elektrik ve suları yoktu. İçme suyu için bazen tankerler geliyordu ve yüzlerce insan bir kova su alabilmek için sıraya girip saatlerce kuyrukta bekliyorlardı. Un bulabilenler hamur yapıp ateş yakarak bir sac üzerinde ekmek pişirip onunda karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı. Ben Kuzey Gazze’ye gidemedim ama oradaki şartlar güneye göre çok daha kötü durumda idi. Yardım tırları kuzeye geçirilmediği için onlarca insan açlıktan ölmüş ve binlerce insan ise açlıktan ölüm sınırında hayatta kalmaya çalıştığını duyuyorduk sürekli. Refah sınır kapısının işgal edilmesinden sonra son 1 aydır artık yardım tırları içeri giremiyor ve Gazze’nin her yerinde ciddi su ve gıda sorunu yaşanıyor.
“ÇOCUKLARDA OLUŞAN BAZI YANIKLARIN FOSFOR BOMBASI VEYA KİMYASAL SİLAH NEDENİYLE OLABİLECEĞİNDEN ŞÜPHELENİYODUK.”
5)Bir cerrah olarak yaptığınız tedaviler ve ameliyatlar sonrası kimyasal Gaz’a maruz kaldınız mı?
Benim çalıştığım hastaneye direk olarak bir saldırı veya bombalama olmadı. Ama yakın çevreye sürekli bombalar düşüyordu ve bombaların etkisi ile bazen bizim çalıştığımız hastanenin sallandığı oluyordu. Ben bir kimyasal gaza maruz kalmadım ama bombalamalar sonrası çok fazla yanan çocuk hasta getiriliyordu hastaneye. Bu yanıkların bazılarının fosfor bombası veya kimyasal silah nedeniyle olabileceğinden şüpheleniyorduk.
“SAVAŞI VE SOYKIRIMI DURDURAMADIKLARI İÇİN ÜLKELER TARAFINDAN YAPILAN HİÇ BİR YARDIMI YETERLİ GÖRMÜYORUM.”
6)Gazze’ye gönüllü olarak gitmiş olmanızın yanı sıra bu uğurda toplantılar, yürüyüşler, gösteriler ve seminerler yapıyorsunuz. Size göre Müslüman ülkeler Gazze’ye ne denli destek sağlayabiliyor?
Benim görüşüm; Birkaç ülke hariç bu savaşta Müslüman ülkeler maalesef sınıfta kaldı. Ne dini sorumluluklarını yerine getirebildiler nede insani ve uluslararası sorumluluklarını. Savaşı ve soykırımı durduramadıkları için ülkeler tarafından yapılan hiçbir yardımı yeterli görmüyorum. Birçok devlet bedel ödemeden sadece lafta Gazze’nin yanında olurken bazı ülkeler ise canlarını dahi ortaya koyup şehitler vererek ve topyekûn savaşı dahi göze alarak Gazze’nin yanında olmaya çalıştı. Türkiye siyasi ve maddi yardımları ile Gazze’nin yanında olmaya çalışırken, Yemen, Lübnan ve Iraktaki direniş grupları ve bunları hem maddi hem de askeri açıdan destekleyen İran gibi ülkeler siyasi ve askeri açıdan Gazze’ye destek oldular. Ayrıca Müslüman olmadığı halde birçok Müslüman ülkeden daha fazla bedel ödeyerek ve sorumluluk alarak Gazze’nin yanında olan Güney Afrika, İrlanda, İspanya, Kolombiya ve Venezüella gibi ülkelere de teşekkür etmek gerekiyor.
7)Gazze’deki çocukların ve yetişkinlerin Türkiye’den beklentileri ne boyuttadır?
Gazze’liler Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorlar. Belki de diğer tüm milletlerden daha çok Türkleri seviyorlar diyebilirim. Bana karşı gösterdikleri yaklaşımdan ben bu şekilde anladım. Dolayısı ile kendileri için herkesten çok Türkiye’nin bir şeyler yapmasını bekliyorlar. Doğaldır ki insan ancak sevdiğinden bir şeyler bekler ve umar. Ben şahsım adına Filistin özgür olana, savaş bitip özgür Filistin devleti kurulana kadar ülkem dâhil hiçbir ülkenin yaptıklarını yeterli bulmuyorum. Ama İsrail’in yanında yer alarak katliama destek olan onca ülkeyi gördüğümde de Gazze için söz ile bile olsa bir şeyler yapmaya çalışan her ülkeyi tebrik ediyorum ve verdikleri desteklerden ötürü teşekkür ediyorum.
“GAZZE HALKI GÜÇLÜ VE ÖZGÜR BİR HALKTIR.”
8)Son olarak Gazze’deki soykırıma bizzat tanıklık eden bir doktor olarak orada hiç unutamayacağınız bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Gazze halkının birkaç özelliği var ki dünyada belki çok az millette vardır ve benim için en unutulmaz şey bunlardır. Bunlardan biri Gazze halkının imanıdır. Bir diğeri Kuran-ı Kerim ile irtibatıdır. Bir diğeri sabrı, şükrü ve tevekkülüdür. Bu özellikler kolay kazanılan şeyler değil, güç ve özgürlük gerektirir. Gazze halkı güçlü ve özgür bir halktır. İnşallah bende onlar gibi olabilirim.