Bornova Milli Eğitim’de şaibeler bitmek bilmiyor
Aylardır bir biri ardına basında çıkan haberlerle yolsuzluk ve suistimal iddiaları havada uçuşuyor… Hiçbir yetkiliden ses – seda yok.
Rahat milletiz vesselam.
Hatta ve hatta memura “korkma!.. Bu kamu davası, tanık – sanık yok.. Dava zaman aşımından düşecek” denilerek kandırmak..
Endişeleri ne mi peki… “OLUR DA BİZİM DE ADIMIZ GEÇER.. SÜRÜCÜ KURSU, SİYASİLER v.s. Çok sayıda kişi olması sebebiyle iş ORGANİZE SUÇU GİRER” diye düşünüyorlar herhalde…
Siz bu şekilde düşünmeye devam edin bakalım.. Patlak ne zaman verecek biz de merak ediyoruz.. Zira, çekirge 1, 2, 3… sıçrar.. misali..
Suç sabit adli olay. Dava ne şekilde sonuçlanır bilinmez ama vicdani süreç başladı. Vicdanı sızlayan yüzlerce kişi arıyor. Söyledikleri ise “Bunlar ne ki devede kulak. Bu işi kurcalasalar, biri ipin ucunu bir tutsa çorap söküğü gibi gelecek” deniyor.
Asıl size yeni bilgi
Seyit Şanlı Meslek Lisesi ile Meslek Edindirme Okulu’nu aynı müteahhit yapmış ve yapılalı 25 yıl olmuş… 50 – 60 yıllık binalar depremlerde yıkılmıyor, her ne hikmekse aynı müteahhitin yaptığı binalar ÇÜRÜK çıkıyor ve yıkılıyor. Yine Naldöken Süleyman Demirel okulu. Yıkılan. Ne zaman yapıldı. Ve neden yıkıldı ?
Devlette gerekçe olur. Bu okulun kabulünü, kontrolünü kimler yaptı. Onlarda sorumlu.
Bornova’da yüzlerce okul varken neden bu okullar
Hadi meslek edindirme okulunu anladık. Makineleri iç etmek. Evrakları yok etmek. Buralarda ne sorum var.
Bunlar araştırılmalı. İnanın çok şeyler çıkar.
İddiaya göre İlçe şube müdürü, kız yurduna eşini müdür yapıyor, sonra aynı kişi okulun sahibi oluyor.
Kanun ve yönetmeliklere göre, yurt binasının iki yangın merdiveni olmalı.. Oda ve yatak boyları yönetmeliğe uygun olmalı.
Bunları sağlamak çok zor, bakıyor olmuyor yurt sahibi devrediyor. Hem de cüzi bir rakama. Ne hikmetse özel eğitim müdürü eşi tüm şartları yerine getiriyor ve yurt aktif halde.
Tereyağından kıl çekme misali… Bu ne beceriklilik…
Şimdi yeni düzenlemeyle yurt denetimleri ve ruhsatları spor il müdürlüğüne geçti.
Spor il müdürlüğündeki arkadaşlar araştırırsa. Konu hemhal olur.
Bir kıssadan hisse anlatalım daha anlaşılır olur
Sultan Bayezıd, rüşvet aldıklarını öğrendiği seksene yakın kadıyı Bursa’ya getirtip bir eve kapattırdıktan sonra hepsini ateşe verilip diri diri yakılmasını emreder. Bunu duyan vezir Ali Paşa şaşırır fakat bu karardan padişahı caydırmak için görüşünü beyan etmeye de cesaret edemez. Padişahın kararını değiştirebilmek için aklına bir fikir gelir. Padişahın “Maskara” adındaki soytarısını çağırtıp onu tembihler. Padişahı kararından caydırması halinde ise kendisine bin altın vereceğini söyler. Soytarı hemen padişahın huzuruna çıkıp: ”Padişahım beni İstanbul’a elçi gönderiniz” der. Padişah, İstanbul’a gidip ne yapacağını sual edince Soytarı: ”Hünkarım, imparatordan bize bir miktar keşiş (papaz) göndermesini rica edeceğim.” der. Padişah, bu keşişleri ne yapacağını sorar. Soytarı: ”Padişahım siz kadıları yakacağınız için artık mahkemelerde kadılık yapacak kimse kalmayacak.” deyince padişah: ”Kadılık yapacak başka kullarım vardır.” der. Soytarı: ‘‘Padişahım kullarınız vardır amma okumuş değillerdir.” deyince padişah hemen Vezir Ali Paşa’yı huzuruna çağırıp: ‘‘Kadılar okumuşlardır da neden böyle bir hataya düşerler?” diye sorar. Vezir Ali Paşa, kadıların geçim darlığından dolayı böyle durumlara meylettiklerini söyler. Bu olaydan sonra Sultan Bayezid kararından vaz geçer ve kadıların refahı sağlanır.
Bu hikaye çok şey anlatır. Et kokarsa tuzlarız. Tuz kokarsa ne yapılır hiç bir şey. Tuz kokmuş. Eğitim camiası böyleyse. Çocoklar ne yapar
İkincisi. Kadının soytarısı da rüşvet alarak iş yapıyor. “ Arkamda siyasetçiler var ben yedim se tek başıma yemedim. Her ay zarf içinde para bıraktım” diyormuş.
Şube müdürü, “Genel başkan yardımcısı akrabam, hemşerim. Kimse bir şey yapamaz” derken, boşuna da konuşmuyor sanki…
Hiç kimsenin bir şey yaptığı yok!..
Bizlerde akıntıya kürek çeker misali. Bakıcağız. Bu akıntı durulur ve keser döner sap döner bir gün gelir hesap sorulur.
Bizler okurlarımıza duyduğumuz sorumluluğumuzun gereği, bilgi belge doğrultusunda bunları kaleme almaya devam edeceğiz.
Bundan sonrası. Asli görevi olanların görevini yapmasına kaldı.
Onlarda zamanı gelince.
Şimdilik bu kadar kalın sağlıcakla. Uykusu kaçanlar. Şeker hastasıyım deyip şekerini yükseltenler.
İzinler alıp yeşil pasaport çıkaranlar. Ameliyat bahanesiyle emekli olmak ve suçlardan yırtmak isteyenler. Zor bir yola girdiniz. Suç sabit.
Şimdi merak konusu hangi siyasiler devrede. Bunca suç varken. Soruşturma izni verilmiyor. 3 Y’den (Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla) Mücadele) vaz mı geçildi?
Aylardır bir biri ardına basında çıkan haberlerle yolsuzluk ve suistimal iddiaları havada uçuşuyor… Hiçbir yetkiliden ses – seda yok.
Rahat milletiz vesselam.
- Yıkılan okul… 2.. Okul içindeki milyonluk malzemelerin akıbeti… 3. Sahte belgeler.. 4. Sahte sürücü belgeleri… 5. Davası devam eden gariban memuru tek suçlu gösterip olaya kapatmaya çalışmalar…
Hatta ve hatta memura “korkma!.. Bu kamu davası, tanık – sanık yok.. Dava zaman aşımından düşecek” denilerek kandırmak..
Endişeleri ne mi peki… “OLUR DA BİZİM DE ADIMIZ GEÇER.. SÜRÜCÜ KURSU, SİYASİLER v.s. Çok sayıda kişi olması sebebiyle iş ORGANİZE SUÇU GİRER” diye düşünüyorlar herhalde…
Siz bu şekilde düşünmeye devam edin bakalım.. Patlak ne zaman verecek biz de merak ediyoruz.. Zira, çekirge 1, 2, 3… sıçrar.. misali..
Suç sabit adli olay. Dava ne şekilde sonuçlanır bilinmez ama vicdani süreç başladı. Vicdanı sızlayan yüzlerce kişi arıyor. Söyledikleri ise “Bunlar ne ki devede kulak. Bu işi kurcalasalar, biri ipin ucunu bir tutsa çorap söküğü gibi gelecek” deniyor.
Asıl size yeni bilgi
Seyit Şanlı Meslek Lisesi ile Meslek Edindirme Okulu’nu aynı müteahhit yapmış ve yapılalı 25 yıl olmuş… 50 – 60 yıllık binalar depremlerde yıkılmıyor, her ne hikmekse aynı müteahhitin yaptığı binalar ÇÜRÜK çıkıyor ve yıkılıyor. Yine Naldöken Süleyman Demirel okulu. Yıkılan. Ne zaman yapıldı. Ve neden yıkıldı ?
Devlette gerekçe olur. Bu okulun kabulünü, kontrolünü kimler yaptı. Onlarda sorumlu.
Bornova’da yüzlerce okul varken neden bu okullar
Hadi meslek edindirme okulunu anladık. Makineleri iç etmek. Evrakları yok etmek. Buralarda ne sorum var.
Bunlar araştırılmalı. İnanın çok şeyler çıkar.
İddiaya göre İlçe şube müdürü, kız yurduna eşini müdür yapıyor, sonra aynı kişi okulun sahibi oluyor.
Kanun ve yönetmeliklere göre, yurt binasının iki yangın merdiveni olmalı.. Oda ve yatak boyları yönetmeliğe uygun olmalı.
Bunları sağlamak çok zor, bakıyor olmuyor yurt sahibi devrediyor. Hem de cüzi bir rakama. Ne hikmetse özel eğitim müdürü eşi tüm şartları yerine getiriyor ve yurt aktif halde.
Tereyağından kıl çekme misali… Bu ne beceriklilik…
Şimdi yeni düzenlemeyle yurt denetimleri ve ruhsatları spor il müdürlüğüne geçti.
Spor il müdürlüğündeki arkadaşlar araştırırsa. Konu hemhal olur.
Bir kıssadan hisse anlatalım daha anlaşılır olur
Sultan Bayezıd, rüşvet aldıklarını öğrendiği seksene yakın kadıyı Bursa’ya getirtip bir eve kapattırdıktan sonra hepsini ateşe verilip diri diri yakılmasını emreder. Bunu duyan vezir Ali Paşa şaşırır fakat bu karardan padişahı caydırmak için görüşünü beyan etmeye de cesaret edemez. Padişahın kararını değiştirebilmek için aklına bir fikir gelir. Padişahın “Maskara” adındaki soytarısını çağırtıp onu tembihler. Padişahı kararından caydırması halinde ise kendisine bin altın vereceğini söyler. Soytarı hemen padişahın huzuruna çıkıp: ”Padişahım beni İstanbul’a elçi gönderiniz” der. Padişah, İstanbul’a gidip ne yapacağını sual edince Soytarı: ”Hünkarım, imparatordan bize bir miktar keşiş (papaz) göndermesini rica edeceğim.” der. Padişah, bu keşişleri ne yapacağını sorar. Soytarı: ”Padişahım siz kadıları yakacağınız için artık mahkemelerde kadılık yapacak kimse kalmayacak.” deyince padişah: ”Kadılık yapacak başka kullarım vardır.” der. Soytarı: ‘‘Padişahım kullarınız vardır amma okumuş değillerdir.” deyince padişah hemen Vezir Ali Paşa’yı huzuruna çağırıp: ‘‘Kadılar okumuşlardır da neden böyle bir hataya düşerler?” diye sorar. Vezir Ali Paşa, kadıların geçim darlığından dolayı böyle durumlara meylettiklerini söyler. Bu olaydan sonra Sultan Bayezid kararından vaz geçer ve kadıların refahı sağlanır.
Bu hikaye çok şey anlatır. Et kokarsa tuzlarız. Tuz kokarsa ne yapılır hiç bir şey. Tuz kokmuş. Eğitim camiası böyleyse. Çocoklar ne yapar
İkincisi. Kadının soytarısı da rüşvet alarak iş yapıyor. “ Arkamda siyasetçiler var ben yedim se tek başıma yemedim. Her ay zarf içinde para bıraktım” diyormuş.
Şube müdürü, “Genel başkan yardımcısı akrabam, hemşerim. Kimse bir şey yapamaz” derken, boşuna da konuşmuyor sanki…
Hiç kimsenin bir şey yaptığı yok!..
Bizlerde akıntıya kürek çeker misali. Bakıcağız. Bu akıntı durulur ve keser döner sap döner bir gün gelir hesap sorulur.
Bizler okurlarımıza duyduğumuz sorumluluğumuzun gereği, bilgi belge doğrultusunda bunları kaleme almaya devam edeceğiz.
Bundan sonrası. Asli görevi olanların görevini yapmasına kaldı.
Onlarda zamanı gelince.
Şimdilik bu kadar kalın sağlıcakla. Uykusu kaçanlar. Şeker hastasıyım deyip şekerini yükseltenler.
İzinler alıp yeşil pasaport çıkaranlar. Ameliyat bahanesiyle emekli olmak ve suçlardan yırtmak isteyenler. Zor bir yola girdiniz. Suç sabit.
Şimdi merak konusu hangi siyasiler devrede. Bunca suç varken. Soruşturma izni verilmiyor. 3 Y’den (Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla) Mücadele) vaz mı geçildi?