Yatırımcılar için Türkiye güvenli liman

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in saldırıları için 'Gazze'deki mezalimin Suriye'yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermememiz gerekiyor'...

Katar’da düzenlenen 44. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:

“Körfez ülkeleriyle ticaret hacmimiz son 20 yılda 13 kat artarak, geçen sene itibarıyla 23 milyar dolara ulaştı. Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerine yeniden başlanması ve anlaşmanın kısa sürede yürürlüğe girmesi ticaretimizi daha da artıracaktır. Körfez ülkelerindeki kardeşlerimizin turistik seyahatlerinde en çok tercih ettikleri ülkelerin başında Türkiye’nin gelmesi bizler için ayrıca bir gurur kaynağıdır. Konseyle ilişkilerimizin temel unsuru olan stratejik diyalog bakanlar mekanizması bugüne kadar 5 toplantı yaptı. Dışişleri bakanlarımızın iştirakiyle düzenlenen toplantılarının 6’ncısına 2024 yılının ilk çeyreğinde ev sahipliği yapacağız.

 

ULAŞTIRMA PROJELERİ

Körfez bölgesini ülkemiz üzerinden karayoluyla Avrupa’ya bağlayan ulaştırma projelerine büyük önem atfediyoruz. Bu projenin enerji işbirlikleriyle taçlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye uluslararası yatırımcılar için güvenli liman olma vasfını koruyor. Türk ekonomisine güvenen kardeşlerimize gereken her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Savunma sanayi alanında Körfez’deki kardeşlerimizle çok farklı bir ivme yakaladık. Son hadiseler, bu alandaki işbirliğimizin ne kadar önemli ve stratejik olduğunu ortaya koydu. Ortak üretim ve finansman dahil savunma sanayindeki işbirliğimizi çeşitlendirmemizde fayda görüyorum.

STRATEJİK İŞBİRLİĞİ

Körfez İşbirliği Konseyi’nin kendi içinde kurumsal yapısını güçlendirme gayretlerini memnuniyetle takip ediyoruz. Bu derinleşmenin genişlemeyle eşzamanlı olarak yürütülmesi inanıyorum ki konseye farklı ufuklar açacaktır. Körfez bölgesiyle yakın temasımızı, stratejik işbirliğimizi ortak çıkar ve karşılıklı saygı temelinde ilerletmeye hazır olduğumuzu tekrar vurgulamak isterim.” 

SURİYE’DE ÇÖZÜM DAVETİ

- Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Suriye’de siyasi çözüm mesajı da verdi: “Gazze’deki mezalimin Suriye’yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermememiz gerekiyor. Suriye’nin istikrara kavuşmasının önündeki en büyük engel Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğini tehdit eden başta PKK/PYD/YPG olmak üzere ayrılıkçı terör unsurlarıdır. Bu terör örgütlerinin kendilerini meşrulaştırma çabalarına karşı tüm kardeşlerimizin müteyakkız olmasını bekliyoruz. Suriye ihtilafına 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenli Konseyi kararı temelinde siyasi bir çözüm hedefliyoruz. Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşleri için de gerekli koşulların oluşturulması gerekiyor. Tüm aktörleri bu doğrultuda işbirliğine davet ediyoruz.”

 

İSRAİL’İN SUÇLARI YANINA KÂR KALMAMALI

“Riyad’da düzenlediğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’yle Filistin halkı ile dayanışmamızı açık ve net gösterdik” diyen Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşı şu çağrıyı yaptı: “Gazze krizindeki bu ortak tavrımız bölge ülkeleri olarak sorunlarımızı sahiplenme noktasında da bir örnek oldu. Zirvede alınan kararların takibini yapmamız önemlidir. Gazze’de kısa süreli geçici insani aranın sağlanması ve esir takası konusunda Katar’ın çabalarını takdirle karşılıyoruz. Tabii bu fasılanın kalıcı bir ateşkese dönüşmesini temenni ediyorduk, ancak bu gerçekleşmedi. Netanyahu yönetimi siyasi ömrünü uzatmak uğruna tüm bölgemizin güvenliğini ve geleceğini tehlikeye atıyor. Çoğunluğu çocuk ve kadın 17 bin Filistinli masumun hayatını kaybetmesi insanlık ve savaş suçudur. İsrail’in işlediği bu suçlar yanına kâr kalmamalıdır.

GARANTÖRLÜK YAPMAYA HAZIRIZ

Türkiye olarak bölgeye yönelik insani yardımlarımızı artırarak sürdürüyoruz. Bugüne kadar 12 uçak ve iki sivil gemi dolusu yardım malzemesini El Ariş’e sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye’ye intikalini sağladık. Önceliğimiz derhal kalıcı ateşkesin ilan edilmesi ve kesintisiz bir şekilde insani yardım akışının teminidir. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasının ehemmiyeti bir kez daha görüldü. Bu maksatla garantörlük dahil bölge ülkeleri ile birlikte sorumluluk almaya hazır olduğumuzu açıkladık.”