YARIN...

YARIN Nasıl olsa yarın var umudun en sevdiği gün demişti şair

YARIN
Nasıl olsa yarın var umudun en sevdiği gün demişti şair.
Gerçekten umudun en sevdiği günün adımıdır yarın? Ya da ötelediğimiz umutların sığındığını sandığımız liman mı?
Kendimizi kandırışımızın gözükmeyen örtüsü mü yoksa?
Kim bilir belki de yaşanması mümkünken ertelediğimiz hayallerimizin infaz öncesi susturulmuş düşüdür.
Yarının bugünden sonraki gün olduğunu yazar sözlükler…
Ama şair umudun sevdiği gün demişti. İki düşünceyi de doğru kabul ettiğimizi düşünürsek umudun bugünden sonraki gün olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Peki, öyle midir?
Nefes aldığımız hangi an içinde umut yoktur?
Sanırım şu an hepimiz şairin halt ettiği konusunda birleşiyoruz. O zaman bir başka şairin sözüne gidelim.
Yarın diye bir şey yok boşuna beklemeyin.
Gerçekten öyle mi?
Yarın yok mu?
Her yeni günün başlangıcına bir önceki günden yakıştırdığımız isimdi yarın. Ama güne başladığımızda dünü hükümsüz kılan yarın; dünden isimlendirilen her şeyi de yok ediyor. Yada bir sonraki güne erteliyor. O zaman şaire hak vermek gerekiyor diye düşünüyorum. Gerçekten yarın diye bir şey yok galiba.
Belki de düşlerimizin sürekli ertelendiği, hiç gelmeyen, asla da gelemeyecek olan bir zaman dilimidir yarın.
Zamanın birinde vuslata erme telaşında üç aşığın içinden çıkamadığı bir soruyu irdeleyelim. Bu üç aşığın vuslat bellediği zaman dilimlerinin kendi dünyalarındaki etkileşimleri üzerindeki tartışmaya bir köşeden bende dâhil olmuştum.
Birincisi,
Benim vuslatım temmuzun on dördü diye ortaya çıkarken
İkincisi
Benim vuslatım ölüm de
Üçüncüsü ise
Benim vuslatım yarın demişti.
Temmuzun on dördü mü? Ölüm mü? Yarın mı?
Hangisi daha yakın?
Ölümün nefes kadar yakınımızda olduğu su götürmez bir gerçek.
Temmuz on dört de yılda bir defa mutlaka geliyor ve gelecek.
Peki ya yarın. Yarın ne zaman gelecek?
Şimdi böyle de anlattığımız zaman gerçekten de bize en uzak mesafenin yarın olduğu konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Demek ki yarın, ötelediğimiz ya da ertelediğimiz her şey için uydurduğumuz kılıf tan başka bir şey değil.
Hala vakit varken mümkün olan her şeyi yaşamalıyız.
Sevgi ve selam
Ömer Yazıcı


Yaşamak için acele edin diyen Tayfun Talipoğlu’na rahmetle…