SAHİP OLDUĞUMUZ HER ŞEY, AYNI ZAMANDA AİT OLDUĞUMUZDUR

SAHİP OLDUĞUMUZ HER ŞEY AYNI ZAMANDA AİT OLDUĞUNUZDUR Bir şekilde biriktirdiğimiz her nesnenin esiri olduğumuz konusunu konuşmuş ve buna da madde bağımlılığı demiştik



SAHİP OLDUĞUMUZ HER ŞEY AYNI ZAMANDA AİT OLDUĞUNUZDUR
Bir şekilde biriktirdiğimiz her nesnenin esiri olduğumuz konusunu konuşmuş ve buna da madde bağımlılığı demiştik.
Peki, yüreksel ve de düşünsel biriktirmenin ne olduğunu ya da hayatımız üzerindeki etkisini hiç düşündük mü?
Nefes almayı biriktirebilir misiniz?
Bu soruya verecek cevabımızın olmadığını biliyorum. Peki, nefes almayı geciktirebilir misiniz?
Bu iki soruya da “hayır” cevabı verdiğinizi duyar gibiyim. Yaşamak için nefes almayı da vermeyi de zamanında yapmalıyız.
O zaman kendimize şu soruyu sormak durumundayız.
Gülmeyi biriktirebilir miyiz?
Yaşamak için bize sunulan bütün nimetler için de bir zaman ölçüsü olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Her şeyi zamanında yaşamalı ya da zamanında terk etmeliyiz.
Sevgiyi de biriktirmemek lazım.
İçimizde büyüttüğümüz sevginin tamamını muhatabına verdiğimizde bizde herhangi bir sevgi eksikliği olmayacaktır. Sevgide diğer her şey gibi paylaştıkça çoğalan ve çoğaldıkça büyüyen bir duygu değil mi? Siz sevginizi karşınızdaki, kişiye verdiğinizde o da kendi sevgisini size sunmakta cimri olmayacaktır. Bu da sevginin büyümesine olanak sağlayacak sonraki zaman dilimlerinde içimizde herhangi bir sevgi eksikliği olmayacaktır. Ve bu sonsuzluğa kadar da uzayacaktır.
Yoğun bir sevgi alışverişini yaşadığımız bir insanın hayattan göçtüğünü düşünelim. O artık hayatta yoktur. Bir daha asla olmayacaktır.
Ama siz onu sevmeye devam edersiniz. Çünkü zamanında sevgi vermiş ve içinizi de onun sevgisiyle doldurmuşsunuz. İşte bu sevgiyi paylaşmakla mümkün dür.
Sevgiyi biriktirmeye kalkarsak ne olur?
Muhatabının kullanımına sunulmayan sevgi içimizde birikir. Biriken sevgi önce hayallerimize ambargo koyar. Artık o sevgiden başka bir şey düşünemez olursunuz. Buda beraberinde istenilmeyecek bazı davranışlar getirir. Bu davranışların en başında da pişmanlık gelir.
Pişmanlık hayatımız üzerindeki en ağır yüklerden biridir. Ve hemen hemen her pişmanlık paylaşamamak ve biriktirmekle başlar.
Sonuç olarak sevgiyi biriktirmenin pişmanlıkla sonuçlanacağı konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Ya acıyı biriktirmek mümkün mü?
Acı da aynı sevgi gibidir. Zamanında yaşayacak, büyütmeyecek ve asla biriktirmeyeceksin.
İçine attığın ve herhangi bir sebepten dolayı yaşamaktan korktuğun acı büyür. Büyüdükçe korkusu da büyür. Korkuyla müttefik olan acı güçlenerek içinizde büyümeye devam eder. Ve bu büyüme içinizdeki sevgiyi öldürür.
Yaşayamadığın acı içindeki sevgiyi öldürür.
Yaşatamadığın sevgi ise her şeyi öldürür.
Öfkeyi biriktirmenin de hoşa gitmeyecek sonuçları olduğunu söyleyebiliriz. Herhangi bir nedenle sinirlendiğimiz zaman çok vakit kaybetmeden o siniri bir şekilde boşaltmak gerekiyor. Bunu yapamadığımızda yani öfkemizi biriktirdiğimiz de bu nefrete dönüşecek ve geçiştirilmesi çok daha zor belki de imkânsız olacaktır.
Atalarımızın bir sözünde bunu çok daha net bir şekilde anlayabiliriz.
Keskin sirke küpüne zarar verir.
Yaşayamadığımız her öfke bir şekilde büyür ve birikir. Bununda kendimize zarar vermek gibi kalıcı sonuçları olur.
Merhameti biriktirmenin de benzer sonuçları olacağını söylemek gerekiyor.
Sonuç olarak saklamak ve biriktirmenin hemen her türlüsünün hayatımızın dengesini bozacağı gerçeğindeyiz.
Nesnel birikimlerin bizi bağımlı hale getireceği, düşünsel birikimlerinde ruhsal bunalımlara gebe olacağı ortada…
Bu iki durumun da mutlu olmak ve mutlu yaşayabilmenin önünde engel olacağı su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her şeyi zamanında yaşayarak ömrümüzü süsleyebilir ve mutlu kalmayı başarabiliriz.
Saygı ve dua ile.
Ömer YAZICI