İzmir'in Fatihleri paneline büyük ilgi

Valilikten İZMİR'İN FATİHLERİ paneli 25 Mart 1081 İzmir'in fethi anısına İzmir Valiliği'nce gerçekleştirilen 'İzmir'in Fatihleri' panelinde, şehrin tarihinin tüm araştırmalara rağmen hak ettiği şekild

Valilikten İZMİR’İN FATİHLERİ paneli

25 Mart 1081 İzmir’in fethi anısına İzmir Valiliği’nce gerçekleştirilen ‘İzmir’in Fatihleri’ panelinde, şehrin tarihinin tüm araştırmalara rağmen hak ettiği şekilde değerlendirilemediği vurgusu yapıldı.

İzmir Valiliği, Gençlik ve Spor il Müdürlüğü ile İSTOK İzmir Sivil Toplum Kuruluşları Platformu işbirliği ile düzenlenen ‘İzmir’in Fatihleri’ paneli, yoğun ilgiyle karşılandı. 25 Mart 1081 İzmir’in Fethi anısına gerçekleştirilen panelde; Prof Dr. Mehmet Çelik moderatörlük yaparken, Prof. Dr. Erkan Göksu ile Yazar Abbas Levent Gültekin panelist olarak yer aldı. İzmir Kültür ve Turizmil Müdürü Murat Karaçanta,İzmir Gençlik ve Spor il Müdürü Murat Eskici,AK Parti Bayraklı İlçe Başkanı Halil Polat, Bornova AK Parti İlçe Başkanı Veysel Güldoğan, Büro Memur-Sen İzmir Şube Başkanı Mucip Uludağ, ilçe müdürleri, okul müdürleri ve öğrencilerin katıldığı panelin sonunda panelistlere günün hatırası olarak hediyeleri takdim edildi.

Panelin moderatörlüğünü yapan Prof Dr. Mehmet Çelik, pandemiye rağmen düzenlenen panele destek verdiklerini aktararak, İzmirlilerin, kentin fethine öncülük eden aktörleri tanıması ve anması gerektiğini vurguladı. “Bu şehrin mutlaka o tarihi kimliğini alması gerekir” diyen Çelik, birçok çalışmaya rağmen şehrin tarihinin bir türlü yerine oturamadığını kaydetti. Özellikle gençlerin kentin tarihini öğrenmesi gerektiğini belirten Çelik, sözü panelist Prof Dr. Erkan Göksu’ya bıraktı.

KONU, HERKES TARAFINDAN SAHİPLENİLMELİ

Anadolu’nun Türkleşmesi, İslamlaşması ve İzmir’in fethi ile Çaka Bey’in önemine dair pek çok araştırmalarda bulunan Göksu, şunları kaydetti: “Fetih olgusu bizim Türk İslam kültüründe, medeniyetinde, düşüncesinde, felsefesinde çok önemli bir yer tutuyor. Buna bağlı olarak şehirlerde fetihle ilgili birçok programlar büyük bir coşkuyla, çok daha büyük bir şuurla icra ediliyor. Ancak ne yazık ki yakın zamana kadar İzmir’de bu ruhla alakalı bir faaliyet yoktu. Türk Tarih Kurumunun başlatmış olduğu, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak olarak yürüttüğü birçok faaliyete ben de katıldım. Ve bu programları düzenlerken de hep şunu dile getiriyorduk, fetih meselesi sadece akademisyenlerin meselesi değil. Bu topyekun İzmirlilerin ve bütün milletimizin bir meselesi. Akademisyenler araştırır, yazar, çizer. Bu zaten akademi camiasının vazifesi ve yapıyor da. Önemli olan kentlinin de gerçekleştirmesi. Özellikle çocuklarımıza, gençlerimize fetih ruhunu yaşatabilmek, hissettirebilmek lazım.”

FETHİ SİNDİREMEYENLER VAR!..

Göksu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu seneki fetih programlarının öncekilere kıyasla biraz daha coşkuyla düzenlendiğini görmek beni mutlu ediyor. Levent Ertekin hocamla birlikte 4 günde, 8 lisede, 8 konferans verdik. Ve bu liseler de İzmir’in en başarılı liselerinden… Çaka Bey ile ilgili tiyatroların oynanmasını, resim çalışmalarının yapılmasını talep ettik. Çünkü bizim gerçekten bazen unuttuğumuz bu şeyleri başkaları unutmuyor… Türklerin İzmir’i fethetmesinin üzerinden 941 yıl geçmiş. Daha ne olması lazım? İzmir’in fetih ruhunu hissedebilmesi için 941 sene daha mı lazım? Sadece İzmir’de değil, ülkemizin genelinde bu fethi sindiremeyenler var. Bunu kırabilmek adına programlar düzenlenmeli, halka anlatılmalı. Halkın bunu hissedeceği bir hale dönüşmesi gerekiyor.”

Yazar ve Tarih Araştırmacısı Abbas Levent Gültekin ise yeni çıkan kitabı ‘İzmir’in Manevi Yıldızları’ eseri üzerinden anlatımlar yaparak, şunları aktardı: “Yaptığımız çalışmalarla içinde yaşadığımız ve vatan bellediğimiz toprakları bize miras bırakan manevi büyüklerimizi ortaya çıkartarak onlarla yeni nesiller arasında köprüler oluşturmayı hedefliyoruz. Bildiğiniz gibi İzmir şehri ve çevresinin Müslüman Türk kimliğiyle ilk tanışması 11. yüzyılla başlar. Ünlü Türk denizcisi Çaka Bey’in bir uç beyliği gibi bölgedeki hakimiyeti İzmir’de farklı bir ırk ve dini anlayışı getirir. Çaka Bey tarafından oluşturulan bu egemenlik ve tanışma 1081-1096 yıllarını kapsayacaktır. Yani 15 yıllık bir hakimiyet. Bölgenin kısa süren bu İslam Türk kimliğiyle tanışması çok kısa bir dönemi kapsamış olsa da ardından gelecek olan köklü, kalıcı, kadim medeniyetin ve manevi egemenliğe zemin hazırlayıcı bir etki meydana getirir. Çaka Beyle başlayan süreç böylece bölgeye Orta Asya’dan gelen Horasani, Alperenler, Kolonizatörlerle hızlanır.”

Tarihin pek çok döneminde el değiştirmiş olan bu güzel şehir, denize kıyısı olması ve Akdeniz’e açılan bir liman kenti olması sebebiyle dikkat çekmiş pek çok kral, imparator ve komutanın ele geçirmek istediği bir yer olmuştur. Stratejik öneme sahip bu güzel şehrin ilk kez Türklerin eline geçmesi ise büyük donanma komutanı Çaka Bey’in 1081 yılında burayı fethetmesi ile mümkün olmuştur. Bu tarihten sonra da cazibesini devam ettiren şehir birkaç kere daha el değiştirmiştir. Ta ki 1922 yılında artık bir Türk şehri olduğu ispat edilene kadar.