İzmir'de baba cinayeti duruşmasında ilginç detay
İzmir'in Güzelbahçe ilçesinde,15 Nisan 2022 tarihinde, babası Haşmet Gürkan aile işletmesinde öldüren D.G. hakkında açılan davanın 4'üncü duruşması, bugün İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada karar çıkmazken, mahkeme duruşmayı Şubat 2024 tarihine erteledi. Gürkan ailesinin tüm fertlerinin hazır bulunduğu duruşmada, maktulün eşi ve kızı yer almaması dikkat çekti
İzmir’de baba cinayeti duruşmasında ilginç detay
İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde 15 Nisan 2022 tarihinde Ayfer Abla Balık Restoran’ın işletmecisi 54 yaşındaki 3 çocuk babası Haşmet Gürkan bıçaklanarak öldürüldü. Olayın ardından Haşmet Gürkan’ın oğlu D.G cinayeti üstlenmiş ve cinayette kullandığı bıçakla birlikte Güzelbahçe Emniyet müdürlüğü’ne giderek teslim olmuştu. Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında D.G. hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi ve sanık hakkında açılan davanın 4’üncü duruşması, bugün İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
DURUŞMA ŞUBAT 2024 TARİHİNE ERTELENDİ
Gürkan ailesinin tüm fertlerinin hazır bulunduğu duruşmada, maktulün eşinin ve kızının yer almaması dikkat çekti. İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 4’üncü duruşmaya sanık D.G. cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, sanık D.G.’nin gözlem kurulunca verilen “Akıl sağlığı yerindedir” raporu adli tıptan geçirileceği için duruşma Şubat ayına ertelendi. Duruşma sonrasında açıklamalarda bulunan Gürkan ailesinin avukatı Faruk Çalışkan, “Bugün dördüncü duruşma icra edildi. Bu duruşmada sanığın gözlem kurulunca verilen akıl sağlığı yerindedir raporu adli tıptan geçirileceği için duruşma Şubat ayına ertelendi. Şubat ayında adli tıp raporu geldikten sonra dosyanın karara çıkma ihtimalini yüksek görüyoruz” dedi.
PLANLANARAK İŞLENNEN CİNAYET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ
Cinayetin perde arkasında görünmeyen bir yüzü olduğu konusunda şüphelerinin olduğunu aktaran Avukat Çalışkan, “Adam öldürme dosyalarında suçu sabit olan sanıkların sığındığı ceza indirimi ya da cezasızlık sağlamak amacıyla sığındığı birkaç şey vardır. Bunlardan biri akıl sağlığı. Zaten akıl sağlığının yerinde olduğu adli tıp tarafından belirlenmiş durumda. Bunun dışında meşru müdafaa ki planlanarak işlenen bir cinayet olduğunu düşünüyoruz. Planlanarak bu tuzağa düşürülmek suretiyle icra edilmiş bir cinayette zaten meşru müdafaadan bahsedilemez. Yani maktul hiç direnemeden vefat etmiştir. Geriye ceza indirimi sağlayacak iki tane şey kalıyor. Birisi haksız tahrik. Haksız tahrikte de sanık zaten başta suçu işlerken herhangi bir neden ortaya koymuyor. Daha sonra babası tarafından şiddete maruz kaldığını söyledi. Bunu birlikte yaşadığı aile eşrafı, kardeşleri hatta annesi dahi doğrulamadı. Bu tutmayınca bu kez aile yakınlarına cinsel taciz iddiasında bulundu. Bu iddia nedeniyle savcılık soruşturma yaptı. Bu sanığın savunmasının yalan olduğu tespit edildi. Takipsizlik kararı verildi ki insanların onuru ve şerefi savunma saiki ile de olsa ayaklar altına alınacak bir husus değildir. Biz bununla ilgili sanık hakkında zaten cezai ve hukuki tüm yasal haklarımızı kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
CİNAYATE YARDIM ŞÜPHESİ
Sanığın alacak iddiasında da bulunduğunu değinen avukat Çalışkan, “Aile iş yerinde çalışmasından kaynaklı kendine para ödenmediği iddiasında bulundu. Zaten sanığın orada sürekli çalışmadığı da belli. Sanık tabii ceza indirimi sağlamak amacıyla sürekli kendine bir ceza indirim nedeni yaratma çabasında ancak bugüne kadar sabit olan herhangi bir tahrik eylemi yok. Sanığın bunu planlayarak ve önünde yanında birileriyle birlikte bu cinayeti işlediğini düşünüyoruz. Yanındakileri ve arkasındakileri tespit edebilmek için de biz halen pes etmiş değiliz. Bütün müracaatlarımız devam ediyor. Bununla ilgili incelemeler devam ediyor. Çünkü maddi gerçeğin o olmadığına biz inanıyoruz ve biliyoruz” dedi.
HESABINI HUKUK ÖNÜNDE SORACAĞIZ
Yaşanılan olaydan dolayı aile olarak çok üzgün olduklarını ve hala travmayı atlatamadıklarını anlatan maktulün kardeşi Mustafa Gürkan, “Cinayet sebebine dair şu ana kadar inandırıcı herhangi bir tutarlı sebep ileri sürememiştir. Daha da ilginç olanı cinayet tek bıçakla işlediğini ifade etmesine rağmen cesedin altından ikinci bıçak çıktı ve mahkemedeki ifadelerde de iki bıçak daha olay mahallinde olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla bu olayda tek başına hareket etmediği yönünde bir şüphemiz oluşmuştur. Bununla ilgili savcılık soruşturması da ayrıyeten mahkeme süreci dışında, savcılık soruşturmaları da devam etmekte. Özellikle cinsel taciz, cinsel istismar gibi daha olayın sıcaklığıyla beyan edilen sebeplerin de yalan olduğu ortaya çıktı. Babasıyla ilgili böyle bir iddia da zaten bulunmadı. Bunun da kasıtlı olarak hani kamuoyuna yansıtıldığını düşünüyoruz. Ölenin hatırasına hakaret ve diğer konularla ilgili, kişilik haklarına saldırıyla ilgili hukuki başvurularda bulunuyoruz. Kardeşimin hukuken kanı yerde kalmayacak. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hesabını hukuk önünde soracağız” diye konuştu.
AİLE DEĞERLERİNE ZARAR VEREN CİNAYET
Soruşturmanın en başından beri bulunan Gürkan ailesin avukatı Pınar Sarı, “Dosyamızın özel olarak görülmesini istemiyoruz. Bu olaydaki cinayet bütün toplum vicdanını yaralayacak kadar vahşi ve aile değerlerine zarar veren cinayettir. Maktul yakınlarının ifade ettiği şeyleri sadece bir cinayet ve bunun zanlısının araştırılması şeklinde ele alınmasının biz hukuk devletinin genel ilkelerine ters düştüğünü düşünüyoruz. Çünkü buradaki herkes mağdur. Buradaki herkesin hayatı onarılamaz şekilde yara aldı. Burada maktulün annesi var mahkumun annesi var uyku uyuyamıyor. Kardeşleri uyku uyuyamıyor. Halbuki savcılık ve mahkeme ne yazık ki olayı sadece ‘Elimizde bir sanık var. Biz bu sonu yargılayalım, cezalandıralım’ olarak ele alıyor. Halbuki baba katli, mitolojide, din kitaplarında, bütün kültürlerde en çok ele alınan, en şiddetle karşılanan olaydır. Biz bunun, genele yayılmasını istiyoruz. Toplumun devlet kurumlarının ilgilenmesini istiyoruz. Çünkü bir baba katledildiğinde aile içinde cinayet olduğunda bütün aile yakınları, hepsinin hayatına kastedilmiş oluyor. Buradaki hiç kimse hayatını eskisi gibi yürütemeyecek, sürdüremeyecek” dedi.
OLAYIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
Maktulün ağabeyi İskender Gürkan, “Cinayet yirmi beş metrekare toplam alan içerisinde, alt ve üst kat olarak 4 kişinin cinayet mahallinde bulunduğu, arkadan bıçaklandığı otopsi raporuyla suya düşürüldüğü, katilin ‘5-6 tane bıçak vurdum’ dediği, araştırmadan 30’un üzerinde bıçak darbesi olduğu, delillerin hemen ertesi gün yok edilmek üzere buranın yıkandığı, temizlendiği dolayısıyla babasıyla arasında bir sorun olmayan bir çocuğun tek başına yapmasının imkansız olduğu görüşündeyim. Biz devletimizden, askerliğini yapmış, 30 vergi mükellefliği yapmış, vergi ve sigorta ödemiş, hayatını şerefiyle kazanmış, hiçbir sabıkası olmayan kardeşimin kaç tane bıçak darbesini kim vurduysa o ortaya çıkıncaya kadar peşinde olacağız. Yaşadığımız müddetçe bu olayın peşini bırakmayacağız. Bu tür ağır cezalarda zaman aşımı 30 yıldan fazla. Katillerin teslim olması yönünde beklentilerimiz de mevcut” ifadelerini kullandı.
CİNAYETE YARDIM İDDİASI
D.G.’in tek başına suçlu olmadığını ve ona yardım edenlerin olduğunu düşündüğünü belirten maktulün ağabeyi Gürkan, “Mesela şöyle bir şey var. Otuz iki tane bıçak darbesi var. Dört tane bıçak kullanılmış. Adli raporda da bıçakların değişik olduğu kanıtlanıyor. Ama yargılamada şahit gibi, kamera gibi somut deliller isteniyor. Ama otopsi raporunda, otuz iki tane bıçak darbesine bir kişinin vuramayacağı bu katil zanlısının kan tuttuğu ve kendisi ifadesinde de ayrıca ‘ben birkaç tane bıçak salladım. Ben giderken de yaşıyordu’ diyor. Ve cinayet mahalli 20 metrekare alt kat, 20 metrekare üst kat. Şüphelendiğimiz kişiler üst katta. Öksürsen duyuluyor. Burası kan gölüne dönmüş. Aynı gece diğer şahıslar kaybolmuş. Ondan sonra telefon görüşmeleri tespit edilmiş. Kan tutan bir çocuğun 32 tane darbeyle işkence yaparak her tarafını doğrayarak keserek bu cinayeti işlemesi imkansız” diye konuştu.
Kaynak: HABER MERKEZİ