Çocuklara ATATÜRK'ü sevdiren yazar İncilâ Çalışkan'la söyleşi...
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm Türk Milletine kutlu ve mutlu olsun
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm Türk Milletine kutlu ve mutlu olsun.
“Ey Türk Gençliği,
Birinci vazifen,
Türk İstiklalini,
Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet
Muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin
Yegâne temeli budur.” demiştir Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir!
Devlet yönetimine Mustafa Kemal Atatürk tarafından yerleştirilen bu kuralın ilanının üstünden bugün tam 98 yıl geçmiştir!
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
Evet, en büyük ve en güzel bayramımız 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI!
Çocuklara ATATÜRK'ü sevdiren Yazar İncilâ ÇALIŞKAN'la söyleşi....
Bugünkü konuğumuz günün anlam ve önemini en iyi yaşayan ve bizden sonraki nesillere yaşatan, yaşatacak olan yazarlarımızdan İncilâ Çalışkan…
Ben İncilâ Hanım’ın kitaplarını okumayı çok seviyorum. Sevdiğim bir yazarın kitaplarını benimle birlikte çocuklarımın da okuyor olması büyük mutluluk.
İncilâ Hanım’ın çocuk, gençlik ve büyükler için yazdığı, basılmış 30’un üstünde kitabı var. Bunların birçoğu da ödüllü!
Hatta 1998 yılında basılan “Babamın Kitap Sandığı” adlı kitabındaki aynı adı taşıyan öyküsü ilkokul 4. sınıfların Türkçe kitabına okuma parçası olarak girmiştir. Yine, aynı öykü Kıbrıs’ta 5. sınıfların Türkçe ders kitabında örnek okuma parçası olarak yer almıştır.
Ne büyük mutluluk…
Son zamanlarda ise en gözde kitapları “Atatürk’ün Çocukluğu” adı altında seri olan “Çiftlik Günleri ve Okul Günleri” kitaplarıdır. Bu serinin devamı da olacakmış. Merakla bekliyoruz.
Bu kitaplarda çocuk ruhunu çok iyi anladığını gösteren yazarımız; Atatürk sevgisini, çocuklara Atatürk’ün çocukluğunda yaşadıklarını, oynadığı oyunları, okuduğu kitapları ve en önemlisi ise arkadaşlığın, dostluğun önemini çok güzel bir dil ile anlatmış.
Kitapların arka kapak yazısında “Sevgili çocuklar, Büyük Önderimiz Atatürk de bir zamanlar sizin gibi çocuktu. Ülkemizi yoktan var eden devrimlerini çocukken öğrendikleri sayesinde gerçekleştirdi.” diyerek aslında vermek istediği mesajı en güzel duygularla sunmuştur.
Sayın İncilâ Çalışkan; İyi ki sizin gibi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giden ve öğrendiklerini sizden sonraki nesillere öğretmek isteyen, bu uğurda gecesini gündüzüne katarak çalışan; çocuk psikolojisini, çocuk ruhunu ve çocukların kalbine dokunmasını bilen yazarlarımız var…
1.Ben elimden geldiğince sizi ve kitaplarınızı anlatmaya çalıştım. Eminim eksiklerim vardır. Bu nedenle sizi birazda sizden dinlemek isteriz.
İncilâ Çalışkan:
Ben 27 yıl öğretmenlik yaptım orta öğretimde. Öğrencilerime Atatürk sevgisi ve Kitap okuma tutkusu aşılamak için çok emek verdim. Emekli öğretmen olarak şimdi yurdumun her yerindeki okullarda kitaplarımı tanıtırken aynı coşku ve heyecanla “Atatürk sevgisi ile kitap okuma tutkusu” nu aşılamak için emek veriyorum. Elinizdeki bu iki kitapta Atatürk; yurdu kurtaran, bağımsız bir vatan ve özgür bir millet yaratırken bu engin karakteri nasıl kazanmıştı, nasıl büyümüştü, okurlarımı onun çocukluğuna götürmek istedim. İnsanları çok seven, yardım etmekten çok hoşlanan bir çocuktur Mustafa. Karşılaştığı her zorluğu yenerken sezgi gücü ve okuduklarından öğrendiği bilgilerle hareket ederdi. Arkadaşları ile her şeyi paylaşan, yardım etmeyi seven, doğayı koruyan, canlılara zarar verilmesini önleyen, hasta, yaşlı ve yoksul olanlara yardım eden, kendinden başkalarını düşünen, sağlam karakterli bir insan olarak yetiştirilmiştir ailesi tarafından. Okul yılları çok başarılı geçti. Okulun kütüphanesinden çıkmayan, en çok kitap okuyan öğrenciydi. Okuduğu kitapları arkadaşlarına da anlatır, çok güzel yazma ödevleri hazırlardı. Ayrıca arkadaşlarıyla birlikte okul gazetesi çıkarırlardı.
2.Kişinin kendi kaleminden dökülen her bir satır büyük emek sonucu ortaya çıkmıştır. Hele bu bir kitap olup da okuyucuya sunuluyor ise yazan kişi için bu eser mihenk taşı değerindedir. Benim gözümde tüm eserleriniz çok özel. Bizlere yazmaya başlama hikâyenizi kısaca anlatabilir misiniz?
İncilâ Çalışkan:
İlk çalıştığım okul Balıkesir’in Dursunbey’ ilçesindeki ortaokul oldu. Öğrencilerimi tanıyınca bu yörede yoksulluk ve yoksunluğun yaygın olduğunu gördüm. Yurdumun tüm okullarında öğrencilere yardım yapılır. Okul gereçleri ve giyim konusunda çevrenin desteği de alınarak öğrenci eksikleri giderilir. Yoksunluk, aile ve çevrenin kültür ve sanatla beslenmesiyle yüceltilebilir. Benim öğrencilerim için yapabileceğim, Varlık ve Türk Dili Dergilerinden indirimli getirttiğim “Çocuk kitapları” ile onlarda “Okuma tutkusu” yaratmaktı. İlk işim, hemen bir tabaka kartonu okulun koridor duvarına, hizmetliye çaktırmak ve yazdığım küçük masallarımı toplu iğnelerle üzerine tutturmak oldu. Dergilerden aldığım şairlerimizin küçük şiirlerini de masalların çevresine serpiştirdim. Duvar gazetemizin adı ”ÖYKÜ VE ŞİİR” oldu. Her teneffüs, duvar gazetemizin başında tüm öğrencilerimizi okurken görmek, en büyük sevincimdi. Öğrencilerimin haftada kaç kitap okuduğunu sıkı takip ettim. Yıl 1965 Dursunbey dağlarındaki bu kentte benim öğrencilerim, Gülten Akın’ın “Maraşlı Ökkeş’in Destanı” ile Talip Apaydın’ın “Sarı Traktör” kitabını çok severek okuyorlardı. Kitaplar ellerden düşmüyor, “Siz de okudunuz mu öğretmenim? Ne güzel bu kitaplar!” diyorlardı. Biri yurt savunması ile ilgiliydi kitabın. İkincisi, babaları tarımla uğraşan çocuklardı bunlar. Traktör doğal olarak en gerekli araçtı ailelerine. İki yıl sonra başka bir kentin okuluna atanmıştım. Ben ayrılırken öğrencilerim dünya yazarlarını ve Yaşar Kemal’in kitaplarını okuyorlardı. Bu arada Varlık Dergisi’nin yüzde yirmi indirimli, Türk ve Dünya yazarlarından kitapları ile Türk Dili Dergisi’nin yüzde elli indirimli kitapları, her ay bizim okulumuza yurdun ve dünyanın AYDINLIĞINI taşıdı. Yıllar sonra karşılaştığım bazı öğrencilerimden; “Size özenip Türkçe öğretmeni oldum.” diyenler oldu. Bu sözleriyle beni sevinçlerle sarmaladılar. Mutluluğumu anlatamam. Bazılarıyla aynı okulda öğretmen olarak birlikte çalıştıklarım bile oldu. Daha sonra beni kitaplarımla sınıflarına davet eden öğrencim öğretmenlerle kıvanç duydum.
Birçok kitabınız okullarda öğretmenler tarafından çocuklara tavsiye ediliyor. Kızımın öğretmeni de sizin kitaplarınızı tüm öğrencilerine elinden geldiğince okutmaya çalışıyor. Çocuk kitapları yazmak çocuk ruhuna el uzatmak, onları anlamak çok güzel bir duygu, bu duyguyu çocuklara yaşatıyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
İncilâ Çalışkan:
Ben de öğrencilerim gibi çok okuyorum çocukluğumdan bugüne kadar. Yine öğrencilerime en iyi ve doğru kitabı taşıyabilmek için “Çocuk ve Gençlik yayınlarını” öğretmen olduğum günden beri çok yakından izliyorum. İlk kitaplarımın basıldığı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nin “Çocuk Kitapları sayfasında” kitap tanıtımı da yaptım. İstanbul, İzmir, Bursa ve Adana Kitap fuarlarına devamlı katıldım. Kitaplarımı geniş bir kitleye kendim tanıttım. Öğrencim olan öğretmenler, bana sevinçle sınıflarını getirdiler. Kitaplarımda insan sevgisini, doğa sevgisini, vatan sevgisini ve Atatürk’ü yeri geldikçe yücelterek işledim. “İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez, tatlı dil ve güler yüzden başka nesi var?” Yine, “Gül düşünür Gülistan olursun, diken düşünür diken olursun.” diyen Mevlana’yı unutmayalım. Koca Yunus Emre de şöyle söylemiş: “Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz.” “Kendine ne istersen başkası içinde onu iste.” diye en özlü sözünü söyleyivermiş.
4.Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmıştır” Bu güne özel duygularınızı alabilir miyiz?
Cumhuriyet Bayramı her yıl şanlarla şereflerle kutlanacak. Türk Milleti bağımsız ve özgür yaşayacak. Atatürk bize bilimle, sanatla, kültürle yaşamanın yolunu açtı. “Ey Türk Milleti, izleyeceğin yol akıl ve bilim yoludur.” demişti.
Uygar dünyada saygın ve sağlam bir yere sahip olmamız ancak çok okumak, araştırmak ve eserler üretmekle mümkün olabilir. Dünya ulusları görkemli yaşarken biz zorluklar içinde kalamayız.
Okullarımızda kitaplıklar olmalı. Öğrencilerimiz öğrendikleri her bilgi ile aydınlığa daha çok yaklaşmalı. Okullarımızda çok amaçlı salon olmalı. Piyesler oynamalı ki öğrenciler, tiyatronun insanı insana anlatan, bir okul olduğunu öğrensinler.
Okullarımızda spor salonlarımız olmalı ki, öğrencilerimiz bedenlerine en uygun sporla uğraşabilsinler. Sağlıklı bedende sağlıklı akıl gelişir.
Müzik çalışmaları; çocuklarımızı ve gençlerimizi daha başarılı, güleç ve insancıl yapar. Arkadaşlık, okul ve aile sevgisi temelleri bizi yurt ve millet sevgisine götürür.
Atatürk, cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırırken aklında ve yüreğinde çalışkan, özverili, yaratıcı insanlar vardı. ”Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir. Türk milletinin karakteri yüksektir.” diyor atamız. Atamızın bize olan güvenine layık olmak için çok okumak ve çalışmak zorundayız.
Sizinle söyleşi yapmak benim için çok özeldi, iyi ki sizin gibi bir kalemi tanıdım. Bu özel ve güzel günü bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.
ESRA AKGÜN