Araştırmacı-Akademisyen HAKAN YEDİCAN'la merak edilenleri konuştuk
ARAŞTIRMACI/AKADEMİSYEN HAKAN YEDİCAN İLE MERAK EDİLENLERİ KONUŞTUK… Bazı konular vardır ki oldukça büyük detaylar içerir
ARAŞTIRMACI/AKADEMİSYEN HAKAN YEDİCAN İLE
MERAK EDİLENLERİ KONUŞTUK…
Bazı konular vardır ki oldukça büyük detaylar içerir. Derinlere inilmezse bu tür konular üstü kapalı bir şekilde geçiştirilir. Araştırmacı yapıya sahip olanlara her daim büyük saygı duymuşumdur. Onlardan biride Araştırmacı Hakan Yedican…
Merak edilen soruları kendisine yönelttik…
1)Merhabalar, kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
-1978 Ankara doğumluyum. İlkokulu bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Vurmalı Çalgılar bölümüne başladım. Üniversiteden ayrılarak okul ikincisi ve bölüm birincisi ve bölüm birincisi olarak mezun oldum. Hemen ardından Master ve Doktora eğitimlerine devam ettim. 2002 yılında Vurmalı Çalgılar Araştırma görevlisi oldum. TV ve Radyo programlarında çok sayıdaki konserlerde görev aldım.
Bunların yanında insanlık tarihi, dünya dışı yaşam, antik medeniyetler, mitolojiler, inanç sistemleri, piramitler,ufo’lar, kadim tarih ve okültizm gibi çok farklı konularda araştırmalara başladım. Merakımın ve araştırmalarımın sürekli olarak artması sebebiyle ortaya çıkarmış olduğum ilginç sonuçları ise seminerlerde, TV-Radyo medya ve gezi proğramlarında insanlarla paylaşmaya çalışmaktayım.
2)Kozmik Akord hakkında birçok çalışmanız oldu.Bu konuyu biraz açıklayabilir misiniz?
- Aslında bu çok önemli fakat bir o kadar da detaylı ve uzun bir konu. Birkaç cümleyle açıklayabilmek zor olsa da kısaca şunları söyleyebilirim. Nikola Tesla’nın ve Einstein’ın da söylediği gibi, tüm evren tamamen frekanslar ve onların birbirleriyle etkileşimlerinden meydana gelmektedir. Dolayısı ile frekanslar evrendeki en önemli ortak noktadır. Bu hassas matematik ve geometrinin kurallarını bilmek, evrenimizi idrak edebilmemizi ve onunla en verimli şekilde iletişimde bulunabilmemizin de anahtarıdır. İşte tam bu noktada evrenimizin frekanslar ve doğuşkanlar(Harmonics) etkileşimlerinin gücünü ve işleyişini doğru olarak kavrayabildiğimiz bir sistem, tüm evrende geçerliliği olan ve enerjinin en yüksek ve verimli halini elde ederek, altın oran tabanlı bir yapıyı oluşturmaktadır. Bu matematik sistemini ise bilinen evrenimizin her köşesinde görmek mümkündür. Tabii ki bu evrensel işleyişin müzik sistemleriyle de ilgisi vardır. Fakat müzikte halen kullandığımız akord ayarımız evrene ve doğaya uyumlu olan A=432Hz’den, Alman Nazi Propaganda bakanı Joseph Goebbels ve Rockafeller Vakfı’nın müdahaleleri ile A=440Hz olarak standartlaştırılmasıyla evrensel sistemin dışına çıkartılarak müziğimiz adeta “GDO”lanmıştır. İşte bu kasten bozulmuş akord sisteminin sadece A(La Notası) değil, diğer tüm notaları da tek tek ele alarak evrensel titreşimlere uyumlu hale getirilmesi ile ilgili uzun yıllardır süren ve evrenimizin, frekans armoniklerimizin, geometrinin ve matematiğin ortak bir sonucu olan bir dizilim elde ettim. Bunu da tüm müzik notalarına uyarladığımda ortaya çıkan bu yeni sisteme “Kozmik Akord” dizilimi adını verdim. Ancak bu dizilimi şu anki müzik sistemimizle, çalgılarımızla ve bildiğimiz müzik kurallarının tamamen dışında yepyeni bir sistem oluşuyla, basit bir geçişle kullanabilmemiz şimdilik mümkün değildir.
“KUTSAL AHİT SANDIĞI GÖRSEL VE İŞİTSEL OLARAK BİR ÇEŞİT İLETİŞİM CİHAZI OLARAK KULLANILMIŞTIR.’’
3)Kutsal Ahit Sandığı nedir? Bu sandığın sahip olduğu güç neden bu denli önemlidir?
- Kutsal Ahit Sandığı bence düşündüğümüzden ve bildiklerimizden çok daha derin özelliklere ve öneme sahiptir. Tevrat’da Hz.Musa’ya tüm ince detaylarıyla yapımı emredilmiş ve bu sayede ve özel ritüellerle Hz.Musa ile YHWH(Yahweh / Yahowa) arasında doğrudan iletişimi sağlayan teknolojik bir cihaz olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel olarak incelendiğinde bu sandığın günümüzde kondansatör/kapasitör olarak enerji ve frekanslarla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Bilim insanları bu konuda yaptıkları çalışmalarla da sandığın enerjiktik özellikleri olduğunu yaptıkları bilimsel deneyleriyle ortaya koymuşlardır. Kısaca özetlersek sandık görsel ve işitsel olarak bir çeşit iletişim cihazı olarak kullanılmış ve daha birçok farklı özelliğinden de bahsedilmektedir.
“BAZI GİZLİ TARİKATLAR HZ SÜLEYMAN’DAN KALAN BÜYÜ SİSTEMLERİNİ BİLMEKTE VE HALEN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANMAKTADIRLAR.’’
4)Sizce Hz Süleyman’’dan kalan büyü kitapları kimin elinde ve hangi amaçla kullanılıyorlar?
- Hz. Süleyman kendisine verilen yetki ve yüzüğü sayesinde bazı cinlere hükmedebiliyordu ve büyülerle ilgili derin bir ilme sahipti. Fakat Kuran’da da açıkça belirtildiği gibi Hz. Süleyman kesinlikle bu özelliklerini sadece Rahmani amaçlarla kullanmıştır. Oysaki Süleyman Tapınağı’nın yapımında çalıştırılan cinler bu büyüleri kötü amaçlarla da kullanmayı biliyorlardı. Bu bilgilere sahip olan tapınağın yapım şefi Hiram Usta bu bilgileri kimseyle paylaşmamaktaydı ve bu sebeple de kendi çalışanlarının bu bilgileri istemesi ve onlarla paylaşmaması nedeniyle de öldürülmüştür. Bu sebeple de okült cemiyetlerce hayatı pahasına sırlarını vermeyen saygın bir kişi haline gelmiştir. Tapınak Şövalyeleri ise Haçlı Seferleri’ni bahane ederek Süleyman Tapınağı’na gelmiş, altı ay durmadan kazı yaparak bu bilgilere ve kutsal emanetlere ulaşmaya çalışmışlar ve bir gece aniden kazılara son vererek Avrupa’ya geri dönmüşlerdir. O kazılarda bazı kutsal emanetleri, bilgileri bularak kendilerine muazzam bir güç ve dokunulmazlık elde etmişler ve sapkın ritüeller, kazandıkları para ve gücün sarhoşluğuyla kendi aralarında bugünkü satanizme yakın bir inanç sistemi ve ritüellerini uyguladıkları için kral tarafından bir gece ansızın tutuklanıp idam edilmişlerdir. Kalanları ise zindanlara atılmıştır. Sapkınlıkları sebebiyle cezalandırılan bu tarikat mensupları zamanla tekrar bir araya gelmiş ve gizliliği ön plana alarak yarım kalan gündemleri için çalışmalarına devam etmektedirler. Kabala’nın da amacından saptırılarak negatif amaçlarla kullanılması ve bu gizli okültist tarikatlar bana göre bahsettiğimiz büyü sistemlerini bilmekte ve halen de çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Kim bilir, belki de Hiram Usta’nın bilgilerine birileri çoktan ulaşmışlardır.
“KÜRESEL ISINMA SEBEP GÖSTERİLEREK DÜNYA ATMOSFERİNİN TEBEŞİR TOZUYLA SPREYLENMESİ BANA HİÇ MASUMCA GELMİYOR.’’
5)Sizce yaşanan iklim değişikliğinin sebebi insan mı yoksa önlenmesi mümkün olmayan dünyanın bir devinim hareketi midir?
- Bu konudaki araştırmalarım, küresel ısınma konusunda da bazı okült grupların kendi çıkarları için konuyu çarpıtarak yansıttıkları şeklindedir. Bana göre ısınma karbon salınımı veya büyükbaş hayvanların çıkardığı gazlardan ziyade dünyanın manyetiğinin değişmesi ve takla atacak noktalara kadar gelmesi, nükleer bomba ve denemeleri, H.A.A.R.P., frekans yoğunluğu ve en önemlileri olan foton kuşağı ve Milankovitch Döngüleri ile ilgilidir. Tüm bunlar yok sayılarak ve verilerle oynanarak konuyu yine küresel bir felaket ve korku öğesi haline getirip kendi gizli okült amaçlarını haklı ve masum göstermekte kullandıkları düşüncesindeyim. Örneğin bu konu sebep gösterilerek dünya atmosferinin tebeşir tozuyla(!) spreylenmesi vb bana hiç masum gelmiyor ki bunlar daha başlangıç maalesef.
“ELON MUSK’UN UZAYDA 40 BİN UYDU PROJESİ SAYESİNDE TÜM DÜNYA, TEK MERKEZDEN AYNI ANDA KONTROL EDİLEBİLECEK.’’
6)Elon Musk’un uzayda 40 bin uydu projesi dahil olmak üzere atmosferde bu uydular insanın iradesini etkileyen frekanslar yayabilir mi?
- Bu konularda gelinen son noktaları iyi araştıranlar için cevap kesinlikle “evet” olacaktır. Zaten hali hazırda H.A.A.R.P, Subluminal mesajlar, müzikteki tersine mesajlar, Tv, 25. Kare, GSM vb Frekansları gibi birçok teknoloji bu amaçlarla da kullanılmaktadır. Ama bu projeyle tüm dünya tek merkezden aynı anda kontrol edilebilecek VE 5G yüksek frekanslarıyla çok daha geniş kapsamlı ve etkili hale getirilmiş olacaktır. Bu konuda acilen kendimizi ve milletimizi koruyabileceğimiz teknolojiler geliştirerek, frekans savaşlarına acilen hazırlık yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
7)Geçenlerde Göbekli tepe gezisi yaptınız. Göbekli tepe’nin yapısını ve sırlarını bize anlatabilir misiniz? Şayet bu hususta toplumumuz Göbeklitepe’ye tarih turizmi olarak bakıyor?
-Göbeklitepe’ye, Nemrut Dağı’na birçok defa gittim. Bu turumuzda Karahantepe ve Zerzevan Kalesi gibi önemli diğer yerleri de gezme fırsatımız oldu. Bana göre bizlere anlatılan tarih artık geçerliliğini yitirmiştir. Yani insanlık tarihi bize dayatılan tarihlerden çok daha eskilere gitmekte ve çok eski tarihlerde bile muazzam gelişmiş teknoloji ve mimarilerle dolu gizemli dönemler ve kalıntılar her geçen gün bilimsel ve arkeolojik keşiflerle karşımıza çıkmaktadır. Göbeklitepe’de bunlardan biridir ve o bölgede daha şimdiden benzer tarihli ve mimari özelliklerde birçok farklı yapı kompleksi daha keşfedilerek kazı çalışmalarına da başlanmıştır. Bence Göbeklitepe benzeri birçok kadim ve anlaşılamamış yapıda olduğu gibi gökyüzü ve astrolojik takımyıldızlarla ilişkilidir. Örneğin Nemrut dağında, dünyanın ilk horoskopu olarak tanımlanan aslan heykelinin üzerindeki yıldızlar ve semboller de gökyüzü ve astroloji ile ilgilidir. Ayrıca 100.000 yıllık olduğu anlaşılan ve Afrika’da bulunan taş bir yapı kompleksinde de astrolojik hizalanmalar keşfedilmiştir. 100.000 yıl önceki yapının astrolojik ilişkileri olabiliyorsa 12.000 yıllık Göbeklitepe’nin de göksel bağlantıları olması bana çok şaşırtıcı gelmiyor açıkçası. Mısır piramitlerinin de hizalanma şaftları yine belirli yıldızlara göre inşa edilmiştir. İngiltere’deki Stonehange’de yine güneş ve Ay’ın hareketlerini hesaplamaya yarayan bir yapı kompleksidir. Bu şekilde dünyanın birçok yerindeki kadim yapılar çoğu zaman göksel yıldızlarla ve astrolojik bağlantılarla karşımıza çıkmaktadırlar. Göbeklitepe’de bence sadece ilkel insanların işi olarak düşünülmemelidir. T Sütunlardaki hayvan figürlerinin de takımyıldızlarla ilişkili olabileceği düşünülmelidir. Benzeri yapılar gün yüzüne çıktıkça ve bağlantılarında netleştikçe bu konulardaki gerçeklere adım adım yaklaşmak gerçekten heyecan verici.
-Röportaj için teşekkür ederim.
-Ben teşekkür ederim. Okuyucularımızı selamlıyorum…